
Projenin temel amacı Türkiye’de yaygın olan, diğer deyişle kültüre özgü, çocuk yetiştirme tutum, davranış ve uygulamalarını nitel ve nicel yöntemlerle araştırmaktır. Bu nedenle projenin 1. aşamasında çocuk yetiştirme tutumlarının dayandığı, etnoteorileri, başka bir ifadeyle kültürümüzde yaygın olan çocuk yetiştirme inanışlarını ve sosyalleştirme amaçlarını ebeveynlerle yapılan görüşmelerle derinlemesine incelemek istenmiştir.
Aşama 1: Nitel Araştırma
Niteliksel araştırma aşamasında çocuk yetiştirme tutumlarına ilişkin etnoteoriler anlaşılırken farklı gelişim dönemlerinde çocukları olan anne babalar ve kuşaklar arası farklılıkları görebilmek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, ebeveynler, büyükanne ve büyükbabalar ayrıca çocuğun bakımda rol alan bakıcılar ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Çalışmada, görüşülecek olan kişiler belirlenirken ÇYT’larının sosyo-ekonomik düzeye ve il değişkenine göre farklılaşabileceği dikkate alınmıştır. Niteliksel araştırma dahilinde görüşme yapılan katılımcıların çocuklarının/torunlarının/baktıkları çocuğun cinsiyetine göre dağılımı Tablo 1’de görülebilmektedir.
Tablo 1
Katılımcılar/ Yaş Grubu | 0-2 Yaş | 3-6 Yaş | 7-12 Yaş | 13-15 Yaş |
---|---|---|---|---|
Anne (123 katılımcı) | 17 (8 erkek, 9 kız) | 46 (21 erkek, 25 kız) | 41 (19 erkek, 22 kız) | 19 (6 erkek, 13 kız) |
Baba (81 katılımcı) | 15 (4 erkek, 11 kız) | 32 (14 erkek, 18 kız) | 18 (9 erkek, 9 kız) | 16 (11 erkek, 5 kız) |
Büyükanne (58 katılımcı) | 15 (7 erkek, 8 kız) | 19 (8 erkek, 11 kız) | 24 (12 erkek, 12 kız) | |
Büyükbaba (39 katılımcı) | 12 (4 erkek, 8 kız) | 16 (9 erkek, 7 kız) | 11 (6 erkek, 5 kız) | |
Bakıcı (28 katılımcı) | 12 (6 erkek, 6 kız) | 16 (5 erkek, 11 kız) | ||
Toplam | 71 (29 erkek, 42 kız) | 129 (52 erkek, 72 kız) | 94 (46 erkek, 48 kız) | 35 (17 erkek, 18 kız) |
Görüşmelerin çoğu yüz yüze gerçekleştirilmiştir ancak Covid-19 salgını sebebi ile 73 görüşme online gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerin standardize edilmesi ve katılımcıların görüşme için gerekli koşulları evlerinde sağlaması amacı ile “Çevrimiçi Görüşme Yönergesi” hazırlanmış ve görüşmeler bilgisayar veya telefon üzerinden gerçekleştirilmiştir.
Toplam 329 derinlemesine görüşme sonunda ebeveynlerin inanışları, sosyalizasyon amaçları, çocuklarını nasıl tanımladıkları, çocuklarından bekledikleri gelişimsel özellikler, çocuklarıyla ilişkisi, ebeveynlik deneyimleri, kuşaklar arası ebeveynlik davranışları ve toplumsal değer aktarımı tespit edilmiştir. Bunun dışında, bakıcı görüşmelerinde bakıcılığa dair görüşleri, çocuklarla nasıl zaman geçirdikleri ve çocuk bakımındaki önceliklerine dair bulgular elde edilmiştir. Genel olarak, Türkiye’de bütün ebeveyn gruplarında çocuğun psikolojik değerinin belirgin olarak öne çıktığı ve destekleyici sıcak ebeveynliğin olumlu sonuçlarla ilişkili olacağına dair inancın yaygın olduğu görülmektedir. Çocukta gözlenen davranışların olumlu olması durumunda ebeveynlerin bu durumu daha çok kendi ebeveynlik davranışlarıyla, olumsuz olması durumunda ise çocuğun mizacı, kişilik özellikleri ve olumsuz çevresel faktörlerle ilişkilendirdiği görülmektedir. Buna ilaveten, çocukla olan ilişkide yaşanan olumsuzlukları daha yakından inceleme fırsatı bulduğumuz bu nitel çalışmada, her yaş grubunda çıkan ortak temaların yanı sıra (örn., çocuğun söz dinlememesi,
ebeveynin kontrolcü olması, çocuğun zor karakteri (hırçın, saldırgan, inatçı, aşırı hareketli), her yaş grubuna özgü ilişkiyi zorlayan nedenler olarak belirlenmiştir.
Derinlemesine görüşmeler dışında, bu araştırmanın yürütüldüğü bağlamda yaygın olan ebeveynlik söylemlerinin tespit edilmesi için 2019 yılı içerisinde en yüksek tiraja sahip olan beş gazetenin ebeveynlik konulu içerikleri incelenmiştir. Bu analiz sonucunda, hem daha merkez/ana akım gazetelerde hem de daha muhafazakar gazetelerde, ebeveynlerin çocuklarıyla kurdukları ilişkinin ise sevgi ve güvene dayalı olması gerektiğinin altı çizildiği bulunmuştur. Ayrıca, ebeveynlik tanımları yapılırken genel olarak cinsiyet vurgusu yapılmasa da babaların ebeveynlik uygulamalarına daha yüksek katılımının teşvik edildiği, annelerin ise “daha az kontrolcü” davranmaya davet edildikleri içeriklere rastlanmıştır.
3.alt proje dahilinde Türkiye’deki gençlerin (18-29 yaş) aile ilişkileri ve kimlik sermayesi bakımından araştırılması amacıyla derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Yapılan görüşmelerde özellikle “beliren yetişkinlik” çağındaki gençlerin kimlik sermayeleri gelişimini ve bireysel mutluluk/esenliklerini anlamaya yönelik bilgiler toplanmıştır. Çalışmada, Türkiye’deki beliren yetişkin nüfusun deneyimlerinin tümünü kapsama ve temsil etmekten ziyade bu evreni oluşturan çeşitliliği ve bu çeşitlilik içerisindeki ortak örüntüleri ortaya koymak hedeflenmiştir. Bu alt proje için yapılan görüşmelerdeki katılımcıların istihdam durumunun demografik değişkenlere göre dağılımı Tablo 2’de görülebilmektedir.
Tablo 2
Çalışan (14 katılımcı) | Okuyan (11 katılımcı) | Hem Eğitim Hem İstihdamda (11 katılımcı) | Ne Eğitim Ne İstihdamda (13 katılımcı) | Toplam (52 katılımcı) | |
---|---|---|---|---|---|
Cinsiyet | |||||
Erkek | 8 | 7 | 4 | 8 | 27 |
Kadın | 6 | 4 | 7 | 5 | 25 |
Yaş | |||||
18-20 | 0 | 2 | 0 | 3 | 5 |
21-24 | 2 | 7 | 7 | 7 | 23 |
25-29 | 12 | 5 | 4 | 3 | 24 |
Medeni Hal | |||||
Evli | 0 | 2 | 1 | 1 | 4 |
Bekar | 14 | 12 | 10 | 12 | 48 |
Hane Halkı | |||||
Ailesiyle yaşıyor | 6 | 8 | 7 | 12 | 33 |
Eşi ve çocuklarıyla yaşıyor | 0 | 2 | 1 | 1 | 4 |
Tek/ev arkadaşıyla yaşıyor | 8 | 4 | 3 | 0 | 15 |
Gerçekleştirilen 52 derinlemesine görüşme ışığında Türkiye’deki beliren yetişkinlerin bireycilik, aileden bağımsızlık, sosyal sermaye, vatandaş olabilme, iş-eğitim uyumu, öz-yeterlilik, iyi oluş hali ve gelecek tahayyülleri temaları arasındaki ilişkiler saptanmıştır. Görüşmecilerimizin anlatılarında, merkezi bir konum teşkil eden “ben” ve “kendi” ifadeleri gençler arasında yaygın olan bireycilik kültürünü ve buna bağlı olarak kendine yatırım yapma, kendini geliştirme şeklinde ifade edilen kimlik sermayesini geliştirme stratejilerini işaret etmektedir.